20 Kasım 2012 Salı

Bir Blog'dan Fazlası Bir Yaşam Şekli..

Güne sıcak bir çay içerek başlamak, hepimizi mutlu eder veya yorgunluğumuzun arttığı akşamüstü saatlerinde..Bir de vücut direncimizi arttıracak çaylardan her gün bir yenisi karşımıza çıkıyor. Acaba hangisini içsem? Etkileri neler diye düşünüyorsanız güncel yazılarımı lütfen takip edin derim. Benim kafamda oldukça bu konuda karışık; market raflarında, aktarlarda bir çok alternatif karşıma çıkıyor. İçmek istiyorum acaba hangisi hangisi..değil mi?
 

 

Adaçayı-Salvia officinalis

Diş otu veya meryemiye olarak bilinen adaçayı, ballıbabagiller ailesindendir. Güzel ülkemizde 90 farklı türde yetişen bu bitki, en çok Akdeniz bölgemizde karşımıza çıkar. Otsu yada çalımsı formda olanları mevcuttur. Yabani olarak da yetişebilir. Yaprakları gümüşi gri renkli ve hoş kokuludur. Haziran ve temmuz aylarında pembe, mor, beyaz çiçekleri açar.
Taze çiçekli hali
 
Kuru çiçekli hali
Adaçayı yetiştirmek için bahar aylarında tohumlarını küçük kaplara ekebiliriz. İlk filizlerini gördüğümüzde diğer bitkiler gibi daha büyük bir saksıya ya da bahçeye alabiliriz. Toprağı geçirgen olmalıdır. Güneşte mutlu olan bu bitki, soğuğu sevmez. Başka özel bir bakıma ihtiyacı yoktur, kolaydır. Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır

                                                                  
Adaçayı, sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına yardım ederken aynı zamanda, astıma iyi gelir. İdrar sökücü ve ter sökücü etkisi vardır. Doktorunuza danışmadan kullanmamanızı her zaman tavsiye ederim. Doğal olarak kullandığımız pek çok içeceğin, yiyeceğin hatta alınan vitaminlerin, ilaçlarla birlikte kullanıldığında yan etkileri vardır; bu konuda da çok çok az araştırma yayınlanmıştır. Her zaman ilaç kullanan kişilerin dikkatli davranması beklenir.


 

Adaçayının kuru yaprakları çay şeklinde tüketilebilir. Bir litre kaynar suya, 20 gram kadar adaçayı koyup, 10 dakika demlenmesini bekleyip, süzerek içebiliriz. En fazla günde 2 bardak tüketilebilir. Güzel kokulu yapraklarını banyo suyunuza atarsanız; zindelik verdiği belirtiliyor. Henüz bu banyo kısmını denemedim..deneyince paylaşacağım.    
 
Tohumdan üretmek zor geliyor diyorsanız ve ben hemen bahçemden, balkonumdan kesip demleyip içerim diyorsanız 3 adet adaçayı fidesini  10-12 liraya alabilirsiniz. Gerek internetten gerek fidanlıklardan alabilirsiniz.

Adaçayının kısa tarihçesinden de bahsedersek aklımızda daha çok kalır herhalde..
13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!" fideler toprağa diyorum..
Yine çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.
Hepimizin bahçesinde, balkonunda adaçayı olsun...haydi eller toprağa..Ofisteyseniz sıcak suyunuzla adaçayı yapraklarınızı buluşturunuz afiyetle içiniz.
 
 
 
 
 





Hiç yorum yok: