31 Ağustos 2013 Cumartesi

EKOIQ DERGİSİ İÇİN YAZDIM-CUMHURİYETİMİZİN EN ESKİ ÜNİVERSİTE BOTANİK BAHÇESİ


Süleymaniye Camii'nin yanı başında bulunan Botanik Bahçesi, tarihiyle de çoğu kişinin bilmediği gizli bir bahçe. Türkiye'nin ilk botanik bahçesi olan bu yer, İstanbul halkı için de bir kaçış yeri...''Uygulamaya dayanan ve yaygın bir eğitim için, yurdun önemli merkezlerinde çağdaş kütüphaneler, çeşitli bitki ve hayvanları içine alan bahçeler, konservatuarlar, işlikler(atölyeler), müzeler, galeriler, sergi salonları kurmak gerekli olduğu gibi, ilçe merkezlerine dek, bütün yurdun basımevleri ile donatılması gerekmektedir.'' görüşüyle, eğitimde kalkınma hamlesinin  başlangıç yıllarında bakın İstanbul Üniversitesi'nde ne gelişmeler yaşandı. O dönemde İÜ Eczacılık Fakültesinde okuyan annemden de hep duyduğum mekanlar ve hocalar…
Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim reformları içerisinde en önemlisi üniversite ile ilgili olanıdır ve Türkiye'de ilk kez çağdaş anlamda Biyoloji eğitimi ve öğretimi, İstanbul Üniversitesinde başlatılmıştır. Bu hamle,  Türkiye'de yüksek öğretimin de başlangıcı olmuştur.  Burada ilk amaç: Her türlü konuya yaklaşımda veya her türlü sorunun çözümünde, akıl ve bilimin rehberliğini ölçüt almaktı.  Bu yaklaşım,  zamanla yönetsel bir ilke olarak benimsenecek, uygulanacak ve bilimsel eğitim ile üretimin  önü açılacaktı. Dolayısı ile ikincil amaç, uygulamaya dönük , bilimsel yatırımların  yapılmasıydı.

 
1923 ve 1924 yıllarından başlayarak çıkarılan kanunlar, değiştirilen yönetmelikler, programlar, dersler ve kitaplar üzerinde yeni görüşle yapılan çalışmaların, yukarıda sözü edilen amaçları gerçekleştirmek için hazırlandığını söyleyebiliriz. Reformlar dizisi içerisinde birkaç önemli aşama vardır: İlki İstanbul Üniversitesi'nde başladıktan sonra. İkincisi Ankara'da yine aynı tarihlerde kurulan ve sonradan bazı önemli bilimsel kurumların kökenini oluşturan ''Yüksek Ziraat Enstitüsü'' veya önceki adıyla''Yüksek Ziraat Enstitüleri'' kurulmuş olmasıdır. Bu enstitüden de Ankara Üniversitesi doğmuştur.
 
 ALFRED HEİLBRONN BOTANİK BAHÇESİNİN BİLİMSEL ALT YAPISI

İstanbul Darülfünunu'na,  Batı ülkelerindeki Üniversitelerin  bilimsel düşüncesi ile araştıran-sorgulayan ve yeni yöntemleri uygulayan bir anlayış getirmek amacı ile  yapılacak bir reform için rapor hazırlamak üzere, 1931 yılında Cenevre Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Albert MALCHE, Türk Hükümeti tarafından ülkeye davet edilmiştir. Bu arada Almanya'da Hitler rejimi ile Yahudi Profesörleri Üniversitelerindeki görevlerinden uzaklaştırılmaktaydı. Bu şekilde işlerinden olan ve çoğunluğu İsviçre'ye geçen bu bilim adamları,  Prof.Dr.P.SCHWARTZ'ın başkanlığında "Yurt Dışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım Derneği"ni kurmuşlar; 1933 yılından itibaren de  reformun ihtiyacı olan nitelikli bilim adamlarının, İstanbul ve Ankara Üniversitelerine yönlendirilmesinde önemli rol oynamıştı.  Türkiye'de Üniversite Reformu gerçekleşince, bizzat Atatürk'ün daveti üzerine botanikçiler arasında Prof. Dr. Alfred HEILBRONN ve Prof. Dr. Leo BRAUNER da Türkiye'ye davet edilmişti.
 
Fen Fakültesinin Biyoloji, o zamanki adı ile "Nebatat ve Hayvanat Enstitü"leri için yeni bir bina gerekli olunca Süleymaniye semtinde, İstanbul Müftülüğünün bahçesinde yer alan, ancak bir yangın sonucu kullanılamaz hale gelen, İstanbul Kız Sultanisi'nin arsası üzerinde bir binanın yapılması karara bağlanmış. Biyoloji Enstitülerinin temeli, eldeki kayıtlara göre 3 Mart 1935 tarihinde atılmış , iki yıl sonra inşaat bitirilerek bina 4 Haziran  1937 tarihinde hizmete açılmıştır. Bu arada enstitü bahçesinin yapımına da daha önce başlanmıştı.  1934 yılındaki ilk düzenlemeleri takiben bahçe 1935 yılının İlkbaharında İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi (Hortus Botanicus Universitatis İstanbulensis) adı ile hizmete girmiştir. Bahçenin kuruluş tarihi  de Enstitülerin açılış tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla Botanik Bahçesi 78 yaşındadır; Avrupadaki pek çok botanik bahçesine göre, henüz çok çok yenidir. Hortus Botanicus Leiden (1590 yılında kurulmuş-423 yıllık), Hortus Botanicus Amsterdam (1638 yılında kurulmuş-375 yıllık), Royal Botanic Gardens, Kew(1759 yılında kurulmuş-254 yıllık)

İstanbul Üniversitesine bağlı  bir Botanik bahçesi kurulması fikrinin,  A. HEILBRONN'un İstanbul'da derslerine başladığı ilk günden beri aklında olduğu söylenir. Kendisi de görevlendirilince, beklediği fırsat doğmuş olur.  A. HEILBRONN kendisine büyük destek olan L.  BRAUNER ve Alman bahçe uzmanı Walter STEPHAN ile birlikte botanik bahçesinin kuruluş ve düzenleme çalışmaları başlatır.  Yine bu üçlünün ilk büyük başarısı, 1935 yılında yayınlamış oldukları botanik bahçesine ait ilk tohum katalogu olmuş. "İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum Katalogu" (Index Seminum Hortus Botanicus İstanbulensis) adını taşıyan bu son derece sade fakat o ölçüde değerli olan ilk tohum katalogunda, bahçenin amaçları   anlatılmış. Botanik bahçesinin Avrupa'daki gelişmiş benzerlerine uygun şartlara sahip olması için, A. HEILBRONN'nun çok emek sarf ettiği de söylenir. Bahçe planının çiziminde gerek seraların projesinde,  gerekse ısıtma-soğutma sistemlerinin seçiminde çok titiz davranmış. Günün koşullarına göre Almanya'nın köklü firmalarından en iyi ve uzun ömürlü ekipmanların alımı için bizzat yazışmalarda bulunmuş. Bahçenin planı Alman -İngiliz Bahçelerinden bir sentez niteliği taşır.  Haliç'e doğru eğimli olması sebebi ile özel tutucu bitkilerle bordünlemiş.  Seraların planları ise, o dönemde Almanya'dan çizilerek çalışılmış.

Fen Fakültesi Dekanlığı, Biyoloji Bölümü ile Botanik Ana Bilim Dalı Başkanlıklarının ortak çalışması ve önerileri doğrultusunda, 1933 Üniversite Reformunun 70.yılında, bahçenin adına, "Alfred HEILBRONN" adının eklenmesi kararlaştırılmış. Bahçenin kurucusunun isminin, sonsuza değin İstanbul'da  yaşatılması hedeflenmiştir. 12 Aralık 2003 günü yapılan bir bilimsel toplantının ardından da, ismi "İstanbul Üniversitesi, Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi" olmuştur.  

Pek çok bilim adamı için Türkiye, ikinci vatan olmuştur. 1950-56 yıllarında  bilim adamlarının bir kısmı Almanya'ya geri dönmüş, bir kısmı da A.B.D.'ye gitmiştir. Ord.Prof.Dr.Alfred Heilbornn, 1948'de Doç.Dr.Mehpare Başarman ile evlenmiş; Türk vatandaşlığına geçmiştir. 1955 yılında yetmiş  yaş haddinden dolayı emekliye ayrılmış; Almanya'ya dönerek Münster Üniversitesi Botanik ve Genetik onursal profesörlüğüne atanmıştır. 1961 yılında Münster'de yaşama veda etmiştir.

Süleymaniye'deki Botanik bölümünde, Farmakobotanik ve Genetik Enstitüsü, Umumi Nebatat Enstitüsü, Farmasötik Botanik, Genetik, Bitki Fizyolojisi, Morfolojisi, Sistematiği, dersleri verilmiştir.  Halen Süleymaniye'deki Heilbronn Botanik Bahçesi,  Pazar günleri dışında ücretsiz halka açıktır. Ziyaret edilebilir. Türkiye'de bilimsel temele dayanan eğitimin başlangıç yeri gidilip, görülebilir. Botanik bahçelerinin amacına uygun olarak, bu bahçede de bilimsel araştırmalar yapılıyor; çeşitli bitki koleksiyonları muhafaza ediliyor. Sergilenen bitkilerle birlikte adeta açık hava bilim müzesi ve araştırma merkezi görevini yürütüyor. 
 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NİN GİZLİ BAHÇESİ

Her gün İstanbul insanının doğaya olan özlemi artıyor, fırsat buldukça kendimizi doğanın kollarına bırakıyoruz. İstanbul'da gitgide azalan yeşil renk yerini gri betona bırakıyor.  Yeşil özlemini gidermenin tek yolu, çoğu zaman İstanbul dışına çıkmak oluyor.  Aslında etrafımızdaki, yani başımızdaki ağacı görmeye başladığımızda her şey farklı görünmeye de başlıyor. İstanbul'daki gizli bahçeleri keşfetmeye başlamaya ne dersiniz? 

 

 Hele bu gizli bahçe hiç bilmediğimiz, gözümüzün önünde olmayan bir yerlere gizlenmişse…İşte bu gizli bahçelerden bir tanesi, İstanbul Üniversitesi'nin bünyesinde, İstanbul Müftülüğü'nün içinde. Size içinde barındırdığı gizemi, bilgi birikimini aktarmaya çalıştım.  Süleymaniye Camiî'nin yanı başında bulunan Botanik Bahçesi, tarihiyle de çoğu kişinin bilmediği gizli bir bahçe hakikaten...Üniversite öğrencilerinin faydalandığı bir eğitim kurumu olmanın yanı sıra İstanbul'lular için de bir kaçış yeri. Haydi gidin tropik bitkileri, endemik bitkileri tanıyın. Anneannemizden duyduğumuz  şifalı bitkileri öğrenin. Botanik Bahçesi'nin önemi bunlarla da bitmiyor. Burası, istediğiniz zaman bitkilerinizi götürebileceğiniz, yetiştirirken yapmanız gereken birçok şeyi de öğrenebileceğiniz,  bir bitki hastanesi aynı zamanda.
 
 
SAYILARLA İ.Ü, ALFRED HEILBRONN SÜLEYMANİYE BOTANİK BAHÇESİ

Yaklaşık 17 dönüm üzerine kurulu olan bahçenin 14 dönümü üzerinde sistemli olarak parselleme yapılmış; bu parseller içerisinde familya yani bilimsel veya biyolojik sınıflandırma yapılmıştır. Bu çalışma, biyologların yaşayan veya soyu tükenmiş canlılara ait türleri nasıl gruplandıracaklarına dair bilimsel temellere dayanır. Bitkiler, çeşitli zamanlarda Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden toplanmış ve bahçeye aktarılmıştır. Büyük bir kısmı, 1.000 metrekarelik 10 adet serada yaşatılmaktadır. Bugün bahçede 15 adedi seralarda, 8 adedi doğal ortamda, bir kısmı ısıtılan 23 adet çeşitli boyutlarda havuz yer almaktadır. Ayrıca 430 metrekarelik bir Taş Bahçe bulunmaktadır. 160 familyadan 400 adet ağaç ve çalı ile yaklaşık 3500 adet otsu bitki parsellere yerleştirilmiştir. Seralarda ve bahçede sabit veya saksıya alınmış halde çeşitli cinslerden 2.500 adet bitki ile Hamburg Üniversitesi Botanik Bahçesinden bağış yoluyla gelen çoğu tropik ve subtropik bitkiler olan,  Eğrelti, Açık ve Kapalı Tohumlu bitkilerle, 390 adet egzotik bitki, Botanik bahçesinin toplam bitki varlığı oluşturur. Toplamda 5.000 adede yaklaştığı biliniyor.   
 
  
Türkiye'miz bitkiler açısından dünyanın en zengin ülkelerindendir. Özellikle endemik yani; bulunduğu bölgenin ekolojik şartları yüzünden yalnızca belirli bölgede yaşayan bitkiler açsından çok zengindir. Karşılaştırma yapmak istersek;  tüm Avrupa'da endemik bitki türü toplamı 3.000 kadarken; Türkiye'de toplam endemik bitki türü 3.250 kadardır. Soğanlı bitki (Lâle, sümbül ve buna bağlı aileler vb.) türünden en zengin ülkeyiz. Avrupa'nın tamamı, Türkiye'deki endemik bitkinin ancak 1/3'ne sahiptir.  3 bin 300 adet bitki grubu dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Hollanda'ya özel yalnızca bir bitkinin endemik olduğu düşünülürse, Türkiye'nin bu yönden ne kadar zengin olduğu daha iyi anlaşılabilir. Sizlere bir örnek de  Avrupa'nın tamamındaki bitki türü sayısından vermek istiyorum. Endemikler ve diğer Avrupa'daki toplam bitki türü 11.000 iken; Türkiye'de 9.000 civarında bitki türünden bahsedebiliyoruz.  Ancak burada önemli  olan,  yeşillik ve doğayı yeniden kazanmak için değil, hiç kaybetmemek ve zarar vermemek için çaba sarf etmektir.

İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, yapısında yer alan bitki çeşitliliği ve Türkiye'deki en eski botanik bahçesi ünvanı ile gerek yurt  içi gerekse yurt dışında 400 kadar botanik bahçesi ile tohum alış-verişi yapıyor ve  saygın bir konuma sahip. Bahçe ve seralar her yıl 1.000'den fazla Biyoloji lisans öğrencisinin eğitim ve öğretimine katkıda bulunurken, belirli günlerde de İlk ve Orta öğretimdeki öğrenciler ile İstanbul ve yakın çevresinde yaşayanlara ayrıca yabancı konuklara, bitki  dünyasından ilginç örnekler sunuyor.   
BİTKİLERİNİZE İTİNAYLA BAKILIYOR

Bitkilerinizi çok ufak bir ücret karşılığında bahçedeki yetkililere bırakabiliyorsunuz. Tatile giderken emanet ettiğiniz bitkinizi, döndüğünüzde tanımama ihtimaliniz de ayrıca yüksek.  Botanik Bahçesi'nden çiçek satın almak da bazen mümkün oluyor. Bitkileri seven ve ilgilenen herkese, her konuda, ellerinden geldiğince yardım ediyorlar. Telefon etmeniz yeterli. Yetkililer, Botanik Bahçesi'ne olan ilginin son zamanlarda arttığını,  ziyaretçi sayısından tespit etmişler.  

Kırmızı, sarı, mor, pembe, beyaz  renkleriyle dünyanın çeşitli iklimlerini İstanbul'un en kuytu köşesine yerleştiren Botanik Bahçesi'ni gezdiğinizde, hayata mola vermiş gibi hissediyorsunuz kendinizi.  Aynı zamanda yediğimiz bitkileri, tanıma fırsatı da veriyor bize. Yurtdışında yıllardır çoluk çocuk ailelerin, keyifle botanik bahçelerini gezdiğini görüp kıskanırım hep. Hem her şeyin koparılmaması gerektiğini; hem de yedikleri meyvelerin kiminin yerde kiminin ağaçta yetiştiğini görmeleri çok öğretici oluyor... Haydi bu hafta Afred Heilbronn Botanik Bahçesini ziyaret edelim...Bu bahçe hepimizin..Bahçe içerisinde açık diğer yerler ise; Gözlemevi, Hidrobiyoloji, Zooloji Müzeleridir. Fakültenin Biyoloji Bölümü Botanik Bahçesi ve Zooloji Müzesi ile Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Gözlemevi’ne gezi düzenlemek isteyen gruplar, Randevu alarak; ücret yatırarak ziyaret edebileceklerdir. Ancak bireysel olarak istediğiniz zaman ücretsiz gezebilirsiniz.

Unutmayın Cumartesi-Pazar günleri hariç.İlgili Telefon: 0212 455 57 00/15354  Faks: 0212 519 08 34

Kaynakça: İstanbul Ünv.Fen.Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi Tarihçe ve Bitki Varlığı 2011, Prof.Dr.Orhan Küçüker,   http://www.istanbul.edu.tr/
 

 

 

Hiç yorum yok: