14 Haziran 2013 Cuma

Ekoiq Dergisi için yazdım-Mitolojide Bitkiler Tanrıların İnsana Verdiği En Değerli Armağan

F İ T O T E R A P İ  N E D İ R ?

 
Karaot(Salvia cryptantha) Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi

Eczacı, Tıbbi Bitkiler Uzmanı, Biota Vakfı Bilim Bölümü  Başkanı, Profesör Doktor Kerim Alpınar'dan Etnobotanik nedir? Fitoterapi nedir? sorularımızın cevabını aldık ve Nezahat Gökyiğit fitoterapi bahçesinde güzel bir yürüyüşe çıktık. Bilim bölümü başkanlığını yaptığı Biota Vakfı, ülkemizde eğitimin desteklenmesi, sosyal yardım ve bitkisel araştırmalara yönelik çalışmalar yapıyor ve bu çalışmalara destek oluyor. 2008 yılında kurulmuş. Kerim Alpınar, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 1975 yılında mezun olduktan sonra, aynı Fakültede kalarak Farmasötik Botanik ve Farmakognozi doçenti, 1996 yılında da Profesör olmuştur. 2007 yılına kadar, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde pek çok eczacının  yetişmesine katkı sağlamış; aynı yıl kendi isteğiyle emekli olmuştur. 120 kadar bilimsel yayını vardır. Evli ve 1 kız çocuğu babasıdır.

                                                                     Ayçiçeği Tarlası Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi

Etnobotanik, bitki–insan ilişkisini ortaya koyan bir bilim dalı. Bitkiler olmasaydı dünya oksijensiz kalırdı. Bitkiler oksijen dengesini koruyor ve dünyanın bizim için yaşanabilir bir yer olmasını sağlıyor; aynı zamanda, bitkilerle ve bitkileri yiyen hayvanlarla besleniyoruz. ayrıca bitkiler beslenme yanında barınma, giyinme,  ısınma v.s. konularında da bize kaynak teşkil ediyor. Fitoterapi(phytotherapy = phyto bitki, therapy ise tedavi) bitkilerin, bilimsel temele dayanarak tedavide kullanılışını konu alan bilim dalıdır. Burada en önemli olan ''bilimsel temele dayanması''noktasıdır, diyerek konuşmaya başlıyoruz.

Yazımıza görsel zenginlik katan resimler, değerli dostum Anadolu Yaban Hayatının yılmaz savaşçısı Dr.Ali Rıza Bilginer'den, teşekkür ederim.

 
                  Karaot-Salvia cryptantha, Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi

Doğadaki tüm hayvanlar, bitkiler ve insanlar bir dengenin ürünüdürler. Mitolojide bitkiler tanrıların insana verdiği en değerli armağan. Tüm bitkiler insanın hizmetinde ve insanın varoluşundan itibaren bitkilerle olan ilişkisi başlamış.  İlk çağlardan  kalan arkeolojik bulgulara göre insanlar, besin elde etmek ve sağlık sorunlarını gidermek için öncelikle bitkilerden faydalanmışlar. Deneme yanılma yoluyla elde edilen bu bilgiler, çağlar boyunca kullanım şekillerindeki bazı değişiklik ve gelişmelerle günümüze kadar ulaşmış. Bu süreç nasıl gelişmiş Sayın Alpınar? Bize önce kısaca bu konuyu anlatabilirmisiniz  ve yıllar içinde insanlar bitkilerle nasıl tedavi oldular? Dünyadaki ve Türkiye'deki gelişim nasıl ?


 Kediotu(Valeriana dioscoridis), Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi

 İlk insanlar, deneme - yanılmayla, hayvanları takip ederek, gözlemlerini yapmış. Kendisine iyi geleni kullanıp; kötü olanları ayırt etmiş. Başlangıçta bunları sözlü olarak, diğer kişilere aktarmış. M.Ö 3200 yılına kadar bu aktarımlar sözlü olarak yapılmış. Sonra çivi yazısıyla, hiyeroglifle  bilgileri aktarılmaya devam etmiş. Çin'liler ise ipek üzerine veya dut yaprağına yazarak bilgilerini aktarmış. 19.YY ortalarına kadar, sadece bitkilerden yararlanılmıştır. Ancak kimyanın gelişmesi ile bitkilerin içindeki maddeler izole edilebildi daha sonra da sentetik olarak hazırlanabildi, diye aktarıyor Alpınar.  Kimya biliminin gelişmesiyle bitkisel maddeler laboratuvarlarda sentezlenmeye başlandı. Ardından tamamen sentetik maddeler tedavide kullanılmaya başlandı ve bitkisel maddeler yavaş yavaş önemini yitirirken; onu yerine laboratuvar ortamında elde edilen sentetik maddelerin önemi arttı. Sentez yoluyla elde edilen bu maddelerin, ekonomik olması, kolay elde edilebiliyor olması bu durumun ortaya çıkışında rol oynadı. Ancak bu kullanımlar beraberinde önemli olan yan etki sorununu gündeme taşıdı.  Örneğin, 1950 yıllarda  hamilelerde depresyona karşı kullanılan ''Talidomid'', kolsuz bacaksız doğumlara yol açtı.


 Kediotu(Valeriana officinalis), Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
 

Uyuşturucu ve silah sektöründen sonra en büyük sektör olan ilaç sanayinin savunucuları da çok fazla. Bütün bunların ışığında, 1970'lerden itibaren Türkiye'de doğaya dönüş başladı. Sentetik ilaçlar yerine, bitkilerin kullanılmasıyla, sağlığın korunması ve sağlıklı yaşam trendi arttı. Hatta hasta olunca dahi bitkisel ilaçların kullanımı tercih edilir oldu. Yaşam süresi uzayınca, kollarda ve eklemlerde kronikleşen ağrılar için tercih edilmeye başlandı; çünkü uzun süre sentetik ilaç kullanmanın mahsurları çok artı. Dünyadaki hastaların %20 kadarı, sentetik ilaç kullanımından kaynaklanan   yan etkiler, sebebiyle tedavi olmaktadır, bu da büyük bir orandır, diye hatırlatıyor Alpınar.  Şunun unutulmaması gerekir, Fitoterapi hiç bir şekilde Batı Tıbbının, Konvansiyonel Tıbbın, alternatifi olamaz. Ancak örneğin kötü gıdalardan, stresten, çevre kirliliğinden kaynaklanan sağlık sorunlarının giderilmesinde bitkilerle tedavi mümkündür.  Unutulmaması gereken, ağır hastalıklarda Batı Tıbbının takip edilmesi gereğidir. 

Siz yıllardır Fitoterapi eğitimi veriyorsunuz? Acaba Etnobotanik,   Fitoterapiyi kapsıyor mu? Anlam karmaşası içinde yaşadığımız ülkemizde,  hepimizin kafası karışık. Acaba farkını anlatabilirmisiniz? Her kesimden insanın, ticari amaçlarla bitkileri bir şekilde sattığı ülkemizde, yapılması gereken nedir? Ne şekilde bitkilerin şifaları cefaya dönüşmez? Kendimizi nasıl koruyalım? Siz bir televizyon yayınınızda şöyle diyorsunuz:''Bitkiler çok masum değil?'' ne demek istiyorsunuz, acaba?


 Kediotu(Valeriana officinalis), Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi

Fitoterapi, Etnobotaniğin altında yer alan bir bilim dalıdır. Türkiye gibi bitkileri bakımından zengin bir ülkede önce bitkilerin, teşhisi çok önemlidir. Doğru bitkinin olması ilk adımdır sadece. Uzmanlık gerektiren bir konudur. Temiz ortamdan, etkin maddenin, en yüksek olduğu zaman diliminde toplanması da, teşhisin ardından gelmektedir. Fitoterapide belirttiğim gibi 2 konu çok önemlidir.  Bilimsel olarak yapılması ve uygun zamanda toplanması.

Uygun zaman ise, bitkimizin  yararlandığımız bölümüne göre değişmektedir. Şöyle gruplandırabiliriz: 

1) Yaprağı kullanılan bitkilerde, çiçekleri açmadan az önce, örneğin Melisa mayıs 15 de çiçek açıyor o zaman mayıs başında hasat yapılmalıdır.

2) Bitkinin köklerinden yararlanılacaksa, hasat sonbahardır. Örneğin Kediotu, Valeriana, Valeryan sonbaharda hasat edilir ve köklerinden yararlanılır.

3) Çiçeklerinden faydalanılıyorsa,  örneğin ıhlamur gibi, çiçekler açar açmaz ilk 4 gün içerisinde toplanması gerekir. Bu günler uçucu yağ miktarı maksimum seviyededir.

4) Tohumlar kullanılıyorsa, bitkinin üzerinde olgunlaşması beklenir; ondan sonra hasat edilir.

5) Gövde kabukları kullanılacak ise; pratik nedenlerden dolayı genellikle yağmurdan sonra toplanmaktadır. Hasat yağmurlu günü takip eden günde yapılır. Böyle ıslak olunca, gövde kabuğunu soymak kolay olur. GüneyDoğu Asya ve Seylan'da tarçın toplanırken, uygulama böyledir.

6) Meyvelerinden faydalanılacak ise, gövde üzerinde iyice olgunlaşınca; aynı rezene meyvelerinde ve  anason meyvelerinde olduğu gibi, olgunlaşınca toplanır.


Ferula(çakşır otu), A.Heilbronn Botanik Bahçesi, kendi arşivim

Bilimsel olarak toplanması , uygun zamanda toplanmasının yanı sıra, doğru ve temiz ortamdan toplanması da önemlidir. Uygun kurutma ortamının sağlanması ayrıca önemlidir. Uygun kurutma demekle anlatılmak istenen şudur: Droglar, bitkinin tedavide kullanılan organlarıdır. Tohum, çiçek, kök gibi kısımlardır. Kurutma koşulları 35-50 santigrat derece arası olmamalıdır. Yani 35 derecenin altında veya 50 derecenin üstünde olmalıdır. 35-50 derece arasında, enzimler çalışmaya etken madde azalmaya başlar. Bu sebeple 35 derece altı veya 50 derece üzeri kurutma için tavsiye edilir.   50 derecenin üzerinde kurutmak  maliyet gerektirir. Ülkemiz ise bu açıdan çok şanslıdır. 35 derece altında hangarlarda, veya büyük odalarda, tülbent altında, kurutmak mümkündür. Kurutma yeterli olmazsa küflenme görülür, bazı küf mantarlarının oluşturdukları afla toksin kansere sebep olabilen bir mikotoksindir.

Kurutulduktan sonraki en önemli aşama elbette, muhafazadır. Drog nemli, ışıklı, sıcak ortamlarda içindeki etken maddeyi kaybetmeye başlar. Raf ömrü maksimum 18 aydır. Bu süreden önce kullanılması; tüketilmesi önerilir. Aktarlardan alırken mutlaka son kullanma tarihine bakılmalıdır. 


Eczacılık Fakültesinde okutulan bir kaç dersin konusunu da bilmekte fayda var diye düşünüyorum.  Sayın Alpınar acaba, Galenik Nedir?  Farmasötik Botanik nedir?  ve Farmakognozi  neleri inceler? 

 

 İ.Ü A.Heilbronn Botanik Bahçesi, Süleymaniye, kendi arşivim 

Galenik farmasi  ya da kısaltılmış olarak galenik olarak adlandırılan Farmasötik  Teknoloji derslerinde, adından da anlaşılacağı üzere ilaç teknolojisiyle ilgili her türlü bilgi verilir eczacı adaylarına.   Farmasötik Botanik, tıbbi bitkilerin botaniğidir; onların teşhisi, yayılışı, sistematiği, korunması, kullanılış şekilleriyle ilgilenir.  Farmakognozi ise, drog olarak kullanılan, bitki organlarının içindeki etken maddeler, bunların izolasyonu ve yapı aydınlatmasıyla uğraşır.   

Ben 10-13 Ocak 2013 günlerinde Doğal ve Organik Ürünler Fuarı Exponatura'ya Yeşilköy'e gittim.  Gerek sektörü tanımak; gerek bitkilerle neler yapılıyor ülkemizde görmek amacıyla. Ancak gezdikten sonra beni asıl düşündüren, denetimsizlik ve başıboşluk oldu.  Pek çok krem, hap, sabun, yiyecek maddesi, otlar denetimsiz, yetkili olmayan eller tarafından halka açık açık sunuluyordu. Bu durum beni ürküttü.  Acaba ülkemizde nasıl bir düzenleme olmalı? Bu konuda Eczacılar olarak ne tür, denetim talepleriniz var? Televizyon kanallarında  ve internette acayip reklamlar var buna sınırlama getirmek doğru mu? Mevzuatımız nasıl?


Eczacı olarak, tıbbi bitkiler konusunu çok önemli buluyorum. Tıbbi Bitkilerle eğitimli kişiler ilgilenmelidir. 5 yıllık okutulan Eczacılık fakültelerinde,  gerek teorik ve gerekse pratik eczacılar yoğun ders alırlar. Tek yetkili gurup bu konuda eczacılardır; eczacılar olmalıdır. Yakın zamanda,  tıbbi bitkilerin, eczanelerde satılması gündeme gelmiştir.

Eczanelerle ilgili çıkması söz konusu olan taslak, şunu içermektedir.  ''Aktar sadece bitkiyi satabilecek; endikasyon belirtmeyecektir.'' deniyor. Bu konunun nasıl devam edeceği  pek belli değildir.


Bazı droglar için katıştırma, yani tağşiş at söz konusu olabilmektedir. Bazen badem yağı içinden ayçiçek yağı, safran yerine kırmızı-turuncu iplik parçaları;  sağlığın yanında hile anlamına gelen tam kurutulmamış droglar satılabilmektedir.  Bu konularda yeterli kontroller ne yazık ki  yapılamamaktadır. 


Etnobotanik'le kimler ilgileniyor? Etnobotanik çalışmalar altyapı birikimi gerektirir mi? Eczacılık Fakültesi mezunlarından ne kadarı bu konuya ilgi duyuyor?  Dünya da en çok hangi ülkede gelişmiş bir bilim dalı acaba? Onlar da nasıl çalışmalar yapılıyor biz de nasıl? Mukayese etmeniz mümkün mü?


Ülkemiz etnobotanik konusunda en avantajlı ülkelerden biridir. Çünkü bitki zenginliğimizin yanı sıra bu bitkilerin kullanılışları konusunda geniş bilgi birikimi vardır ve özellikle bu bilgileri kaybolmadan yazılı hale geçirmek içinde çalışılmaktadır. Eczacılık fakültelerinde bu konuda çalışmalar yapılmaktadır. Genç asistanlar, Anadoluya giderek; bitkilerin nasıl kullanıldığını tespit ediyorlar. Bunlarla ilgili yayınlar yapıyorlar.


Zencefil, biberiye, ada çayı, kekik, papatya, rezene, ısırgan ve karanfil adları çok geçiyor ancak kafalar da karışık? Hangi siteden takip ederek kullanalım? Ne miktar tüketelim? Azı karar çoğu zarar denir, siz ne dersiniz? Bitki Çayı içerken neye dikkat edelim?

Şifalı bitkiler kullanılırken, yöntemler iyi belirlenmeli, doğru tespitler yapılmalıdır. Örneğin sağlık sorununuzun hızla geçmesi için bitkisel ilacı yüksek dozda kullanmak doğru değildir.  Önerilen dozun dışına çıkmamak gibi kullanılacak bitkinin doğru bitki olması gereklidir. Yanlış bitki, ölüme götürebilir insanı. Bitkilerin tedavi alanında kullanılışları ile ilgili bilgiler eczacılardan, Eczacılık fakültesi öğretim üyelerinden  alınmalı; yazarı eczacı olan kaynaklara başvurulmalıdır.  Bu önemli konuda internette bilgi kirliliği olduğunu unutmamak gerekir. 


Kullanılan ilaçlarla, acaba fitoterapide kullanılan bitkilerin  uyumsuzluğu söz konusu mu?  Siz yine TV konuşmanızda kimyasal ilaçlarla birlikte alınmamasını önermiştiniz. Bu ilaçların geçimsizliği konusu araştırılıyor mu?


Evet,  bu konuda araştırmalar devam ediyor. Örneğin sarımsak tüketimi, tansiyonu düşürmek için tavsiye ediliyor. Kanın akışkanlığını arttıran bu bitki, aspirinle birlikte kullanılırsa sinerjik etki nedeniyle kanama riski doğurabiliyor.  Bunun gibi pek çok bitkisel ilaç, sentetiklerle etkileşime girebiliyor. O nedenle olası riski öğrenebilmek için eczacınıza danışmanız gerekir.  


Tıbbi Bitkiler konusunda  koleksiyonlar  nerede var? Halkın göreceği ve bu bitkileri tanıyacağı başka yerler var mı?


Tıbbi bitkiler konusunda ne kadar zenginsek de; bunların aynı şekilde sergilendiğini söylemek zor.   İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi (Süleymaniye),  Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi  ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde (Ataşehir) tıbbi bitkilere ait bazı örnekleri görmek mümkündür.

 
                                      İ.Ü A.Heilbronn Botanik Bahçesi, Süleymaniye, kendi arşivim 

Bundan sonraki ilk Fitoterapi Eğitiminiz nerede? Hangi tarihlerde olacak acaba? Detay verebilirmisiniz? 


Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde  6 Nisanda başlayan 1 aylık ve 5 Ekimde başlayan yine 1 aylık eğitimlerimiz olacak.  

Çok çok teşekkür ederim.



Tümay Tuncer



   

 

 
















 

 


 



 


 


 


 
 
 
 





 

 

 


 


 

 










 

 


Hiç yorum yok: