Süleymaniye Camii'nin yanı başında bulunan Botanik Bahçesi, tarihiyle de çoğu kişinin bilmediği gizli bir bahçe. Türkiye'nin ilk botanik bahçesi olan bu yer, İstanbul halkı için de bir kaçış yeri...''Uygulamaya dayanan ve yaygın bir eğitim için, yurdun önemli merkezlerinde çağdaş kütüphaneler, çeşitli bitki ve hayvanları içine alan bahçeler, konservatuarlar, işlikler(atölyeler), müzeler, galeriler, sergi salonları kurmak gerekli olduğu gibi, ilçe merkezlerine dek, bütün yurdun basımevleri ile donatılması gerekmektedir.'' görüşüyle, eğitimde kalkınma hamlesinin başlangıç yıllarında bakın İstanbul Üniversitesi'nde ne gelişmeler yaşandı. O dönemde İÜ Eczacılık Fakültesinde okuyan annemden de hep duyduğum mekanlar ve hocalar…
Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim reformları
içerisinde en önemlisi üniversite ile ilgili olanıdır ve Türkiye'de ilk kez
çağdaş anlamda Biyoloji eğitimi ve öğretimi, İstanbul Üniversitesinde
başlatılmıştır. Bu hamle, Türkiye'de
yüksek öğretimin de başlangıcı olmuştur.
Burada ilk amaç: Her türlü konuya yaklaşımda veya her türlü sorunun
çözümünde, akıl ve bilimin rehberliğini ölçüt almaktı. Bu yaklaşım,
zamanla yönetsel bir ilke olarak benimsenecek, uygulanacak ve bilimsel
eğitim ile üretimin önü açılacaktı. Dolayısı
ile ikincil amaç, uygulamaya dönük , bilimsel yatırımların yapılmasıydı.
1923 ve 1924 yıllarından başlayarak çıkarılan
kanunlar, değiştirilen yönetmelikler, programlar, dersler ve kitaplar üzerinde
yeni görüşle yapılan çalışmaların, yukarıda sözü edilen amaçları
gerçekleştirmek için hazırlandığını söyleyebiliriz. Reformlar dizisi içerisinde
birkaç önemli aşama vardır: İlki İstanbul Üniversitesi'nde başladıktan sonra.
İkincisi Ankara'da yine aynı tarihlerde kurulan ve sonradan bazı önemli
bilimsel kurumların kökenini oluşturan ''Yüksek Ziraat Enstitüsü'' veya önceki
adıyla''Yüksek Ziraat Enstitüleri'' kurulmuş olmasıdır. Bu enstitüden de Ankara
Üniversitesi doğmuştur.
ALFRED HEİLBRONN BOTANİK BAHÇESİNİN BİLİMSEL ALT YAPISI
İstanbul Darülfünunu'na, Batı ülkelerindeki Üniversitelerin
bilimsel düşüncesi ile araştıran-sorgulayan ve yeni yöntemleri uygulayan bir
anlayış getirmek amacı ile yapılacak bir reform için rapor hazırlamak
üzere, 1931 yılında Cenevre Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Albert
MALCHE, Türk Hükümeti tarafından ülkeye davet edilmiştir. Bu arada Almanya'da
Hitler rejimi ile Yahudi Profesörleri Üniversitelerindeki görevlerinden
uzaklaştırılmaktaydı. Bu şekilde işlerinden olan ve çoğunluğu İsviçre'ye geçen
bu bilim adamları, Prof.Dr.P.SCHWARTZ'ın
başkanlığında "Yurt Dışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım
Derneği"ni kurmuşlar; 1933 yılından itibaren de reformun ihtiyacı olan nitelikli bilim
adamlarının, İstanbul ve Ankara Üniversitelerine yönlendirilmesinde önemli rol
oynamıştı. Türkiye'de Üniversite Reformu gerçekleşince, bizzat Atatürk'ün
daveti üzerine botanikçiler arasında Prof. Dr. Alfred HEILBRONN ve Prof. Dr.
Leo BRAUNER da Türkiye'ye davet edilmişti.
Fen Fakültesinin Biyoloji, o zamanki adı ile
"Nebatat ve Hayvanat Enstitü"leri için yeni bir bina gerekli olunca
Süleymaniye semtinde, İstanbul Müftülüğünün bahçesinde yer alan, ancak bir
yangın sonucu kullanılamaz hale gelen, İstanbul Kız Sultanisi'nin arsası
üzerinde bir binanın yapılması karara bağlanmış. Biyoloji Enstitülerinin
temeli, eldeki kayıtlara göre 3 Mart 1935 tarihinde atılmış , iki yıl sonra
inşaat bitirilerek bina 4 Haziran 1937 tarihinde hizmete açılmıştır. Bu
arada enstitü bahçesinin yapımına da daha önce başlanmıştı. 1934 yılındaki ilk düzenlemeleri takiben
bahçe 1935 yılının İlkbaharında İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi (Hortus
Botanicus Universitatis İstanbulensis) adı ile hizmete girmiştir. Bahçenin
kuruluş tarihi de Enstitülerin açılış tarihi olarak kabul edilmiştir. Bu
itibarla Botanik Bahçesi 78 yaşındadır; Avrupadaki pek çok botanik bahçesine
göre, henüz çok çok yenidir. Hortus Botanicus
Leiden (1590 yılında kurulmuş-423 yıllık), Hortus
Botanicus Amsterdam (1638 yılında kurulmuş-375 yıllık), Royal Botanic Gardens, Kew(1759 yılında
kurulmuş-254 yıllık)
İstanbul Üniversitesine bağlı bir Botanik
bahçesi kurulması fikrinin, A.
HEILBRONN'un İstanbul'da derslerine başladığı ilk günden beri aklında olduğu
söylenir. Kendisi de görevlendirilince, beklediği fırsat doğmuş olur. A.
HEILBRONN kendisine büyük destek olan L. BRAUNER ve Alman bahçe uzmanı
Walter STEPHAN ile birlikte botanik bahçesinin kuruluş ve düzenleme çalışmaları
başlatır. Yine bu üçlünün ilk büyük
başarısı, 1935 yılında yayınlamış oldukları botanik bahçesine ait ilk tohum
katalogu olmuş. "İstanbul Üniversitesi Nebatat Bahçesinin Tohum
Katalogu" (Index Seminum Hortus Botanicus İstanbulensis) adını
taşıyan bu son derece sade fakat o ölçüde değerli olan ilk tohum katalogunda,
bahçenin amaçları anlatılmış. Botanik bahçesinin Avrupa'daki
gelişmiş benzerlerine uygun şartlara sahip olması için, A. HEILBRONN'nun çok
emek sarf ettiği de söylenir. Bahçe planının çiziminde gerek seraların projesinde,
gerekse ısıtma-soğutma sistemlerinin seçiminde çok titiz davranmış. Günün
koşullarına göre Almanya'nın köklü firmalarından en iyi ve uzun ömürlü
ekipmanların alımı için bizzat yazışmalarda bulunmuş. Bahçenin planı Alman
-İngiliz Bahçelerinden bir sentez niteliği taşır. Haliç'e doğru eğimli olması sebebi ile özel
tutucu bitkilerle bordünlemiş. Seraların
planları ise, o dönemde Almanya'dan çizilerek çalışılmış.
Fen Fakültesi Dekanlığı, Biyoloji Bölümü ile
Botanik Ana Bilim Dalı Başkanlıklarının ortak çalışması ve önerileri
doğrultusunda, 1933 Üniversite Reformunun 70.yılında, bahçenin adına, "Alfred
HEILBRONN" adının eklenmesi kararlaştırılmış. Bahçenin kurucusunun
isminin, sonsuza değin İstanbul'da yaşatılması hedeflenmiştir. 12 Aralık
2003 günü yapılan bir bilimsel toplantının ardından da, ismi "İstanbul
Üniversitesi, Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi" olmuştur.
Pek çok bilim adamı için Türkiye, ikinci vatan
olmuştur. 1950-56 yıllarında bilim adamlarının
bir kısmı Almanya'ya geri dönmüş, bir kısmı da A.B.D.'ye gitmiştir.
Ord.Prof.Dr.Alfred Heilbornn, 1948'de Doç.Dr.Mehpare Başarman ile evlenmiş;
Türk vatandaşlığına geçmiştir. 1955 yılında yetmiş yaş haddinden dolayı emekliye ayrılmış;
Almanya'ya dönerek Münster Üniversitesi Botanik ve Genetik onursal
profesörlüğüne atanmıştır. 1961 yılında Münster'de yaşama veda etmiştir.
Süleymaniye'deki Botanik bölümünde, Farmakobotanik
ve Genetik Enstitüsü, Umumi Nebatat Enstitüsü, Farmasötik Botanik, Genetik,
Bitki Fizyolojisi, Morfolojisi, Sistematiği, dersleri verilmiştir. Halen Süleymaniye'deki Heilbronn Botanik
Bahçesi, Pazar günleri dışında ücretsiz
halka açıktır. Ziyaret edilebilir. Türkiye'de bilimsel temele dayanan eğitimin
başlangıç yeri gidilip, görülebilir. Botanik bahçelerinin amacına uygun olarak,
bu bahçede de bilimsel araştırmalar yapılıyor; çeşitli bitki koleksiyonları
muhafaza ediliyor. Sergilenen bitkilerle birlikte adeta açık hava bilim müzesi
ve araştırma merkezi görevini yürütüyor.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NİN GİZLİ BAHÇESİ
Her gün İstanbul insanının doğaya olan özlemi
artıyor, fırsat buldukça kendimizi doğanın kollarına bırakıyoruz. İstanbul'da
gitgide azalan yeşil renk yerini gri betona bırakıyor. Yeşil özlemini gidermenin tek yolu, çoğu
zaman İstanbul dışına çıkmak oluyor.
Aslında etrafımızdaki, yani başımızdaki ağacı görmeye başladığımızda her
şey farklı görünmeye de başlıyor. İstanbul'daki gizli bahçeleri keşfetmeye
başlamaya ne dersiniz?
SAYILARLA İ.Ü, ALFRED HEILBRONN
SÜLEYMANİYE BOTANİK BAHÇESİ
Yaklaşık 17 dönüm üzerine kurulu olan bahçenin 14
dönümü üzerinde sistemli olarak parselleme yapılmış; bu parseller içerisinde familya
yani bilimsel veya biyolojik sınıflandırma yapılmıştır. Bu çalışma, biyologların
yaşayan veya soyu tükenmiş canlılara ait türleri nasıl gruplandıracaklarına
dair bilimsel temellere dayanır. Bitkiler, çeşitli zamanlarda Anadolu'nun
çeşitli bölgelerinden toplanmış ve bahçeye aktarılmıştır. Büyük bir kısmı, 1.000
metrekarelik 10 adet serada yaşatılmaktadır. Bugün bahçede 15 adedi seralarda,
8 adedi doğal ortamda, bir kısmı ısıtılan 23 adet çeşitli boyutlarda havuz yer
almaktadır. Ayrıca 430 metrekarelik bir Taş Bahçe bulunmaktadır. 160 familyadan
400 adet ağaç ve çalı ile yaklaşık 3500 adet otsu bitki parsellere yerleştirilmiştir.
Seralarda ve bahçede sabit veya saksıya alınmış halde çeşitli cinslerden 2.500
adet bitki ile Hamburg Üniversitesi Botanik Bahçesinden bağış yoluyla gelen
çoğu tropik ve subtropik bitkiler olan, Eğrelti,
Açık ve Kapalı Tohumlu bitkilerle, 390 adet egzotik bitki, Botanik bahçesinin
toplam bitki varlığı oluşturur. Toplamda 5.000 adede yaklaştığı biliniyor.
Türkiye'miz bitkiler açısından dünyanın en zengin
ülkelerindendir. Özellikle endemik yani;
bulunduğu bölgenin ekolojik şartları yüzünden yalnızca belirli bölgede yaşayan bitkiler
açsından çok zengindir. Karşılaştırma yapmak istersek; tüm Avrupa'da endemik bitki türü toplamı
3.000 kadarken; Türkiye'de toplam endemik bitki türü 3.250 kadardır. Soğanlı
bitki (Lâle, sümbül ve buna bağlı aileler vb.) türünden en zengin ülkeyiz.
Avrupa'nın tamamı, Türkiye'deki endemik bitkinin ancak 1/3'ne sahiptir. 3 bin 300 adet bitki grubu dünyanın hiçbir
yerinde yoktur. Hollanda'ya özel yalnızca bir bitkinin endemik olduğu
düşünülürse, Türkiye'nin bu yönden ne kadar zengin olduğu daha iyi
anlaşılabilir. Sizlere bir örnek de
Avrupa'nın tamamındaki bitki türü sayısından vermek istiyorum. Endemikler
ve diğer Avrupa'daki toplam bitki türü 11.000 iken; Türkiye'de 9.000 civarında
bitki türünden bahsedebiliyoruz. Ancak burada
önemli olan, yeşillik ve doğayı yeniden kazanmak için
değil, hiç kaybetmemek ve zarar vermemek için çaba sarf etmektir.
İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi, yapısında
yer alan bitki çeşitliliği ve Türkiye'deki en eski botanik bahçesi ünvanı ile
gerek yurt içi gerekse yurt dışında 400 kadar botanik bahçesi ile tohum
alış-verişi yapıyor ve saygın bir konuma
sahip. Bahçe ve seralar her yıl 1.000'den fazla Biyoloji lisans öğrencisinin
eğitim ve öğretimine katkıda bulunurken, belirli günlerde de İlk ve Orta
öğretimdeki öğrenciler ile İstanbul ve yakın çevresinde yaşayanlara ayrıca
yabancı konuklara, bitki dünyasından ilginç örnekler sunuyor.
BİTKİLERİNİZE İTİNAYLA BAKILIYOR
Bitkilerinizi çok ufak bir ücret karşılığında
bahçedeki yetkililere bırakabiliyorsunuz. Tatile giderken emanet ettiğiniz
bitkinizi, döndüğünüzde tanımama ihtimaliniz de ayrıca yüksek. Botanik Bahçesi'nden çiçek satın almak da
bazen mümkün oluyor. Bitkileri seven ve ilgilenen herkese, her konuda,
ellerinden geldiğince yardım ediyorlar. Telefon etmeniz yeterli. Yetkililer, Botanik
Bahçesi'ne olan ilginin son zamanlarda arttığını, ziyaretçi sayısından tespit etmişler.
Kırmızı, sarı, mor, pembe, beyaz renkleriyle dünyanın çeşitli iklimlerini
İstanbul'un en kuytu köşesine yerleştiren Botanik Bahçesi'ni gezdiğinizde,
hayata mola vermiş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Aynı zamanda yediğimiz bitkileri, tanıma
fırsatı da veriyor bize. Yurtdışında yıllardır çoluk çocuk ailelerin, keyifle
botanik bahçelerini gezdiğini görüp kıskanırım hep. Hem her şeyin koparılmaması
gerektiğini; hem de yedikleri meyvelerin kiminin yerde kiminin ağaçta
yetiştiğini görmeleri çok öğretici oluyor... Haydi bu hafta Afred Heilbronn
Botanik Bahçesini ziyaret edelim...Bu bahçe hepimizin..Bahçe içerisinde açık
diğer yerler ise; Gözlemevi, Hidrobiyoloji, Zooloji Müzeleridir. Fakültenin
Biyoloji Bölümü Botanik Bahçesi ve Zooloji Müzesi ile Astronomi ve Uzay
Bilimleri Bölümü Gözlemevi’ne gezi düzenlemek isteyen gruplar, Randevu alarak;
ücret yatırarak ziyaret edebileceklerdir. Ancak bireysel olarak istediğiniz
zaman ücretsiz gezebilirsiniz.
Unutmayın Cumartesi-Pazar
günleri hariç.İlgili Telefon: 0212 455 57 00/15354 Faks: 0212 519 08 34
Kaynakça:
İstanbul Ünv.Fen.Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi Tarihçe ve Bitki
Varlığı 2011, Prof.Dr.Orhan Küçüker,
http://www.istanbul.edu.tr/