''Toprağa nasıl davranırsak, kendimize de öyle davranmış oluruz'' diyor, Wendell Berry.
Çok az şey toprağın ayağımızın altından kayması kadar sizi çaresiz duruma düşürebilir. Ne kadar çırpınırsanız, o kadar derine gömülürsünüz. Göçüyorsunuzdur ve yapabileceğiz hiç bir şey yoktur. Kaynayan bataklık kumuna batınca, yumuşak nehir yatağı bile kaya gibi sağlam gelir insana.Genelde,ayağımızın bastığı, evlerimizin, kentlerimizin, çiftliklerimizin üzerine oturduğu zemini pek aklımıza getirmeyiz. Yine de iyi toprağın çer çöp olmadığını biliyoruz. Zengin ve taze toprağı deştiğimiz zaman içindeki yaşamı hissedersiniz. Verimli toprak ufalanır ve kürekten kolayca kayar. Yakından bakınca canlıların diğer canlıları yediği koca bir dünya, ölüleri yeniden hayata döndüren biyolojik bir şenlik bulursunuz. Sağlıklı bir toprağın gönülçelen ve doğal bir kokusu vardır.
Onu gönlümüzden ve gözümüzden uzak, kapı dışında tutmaya çalışırız. Üstüne tükürür, çamur diye karalar, papuçlarımızdan silkeleriz. Oysaki sonuçta daha değerli ne olabilir? Her şey ondan gelir ve ona döner. Eğer toprağa gereken saygıyı göstermezsek, toprak verimliliği ve erozyonun tarihin gidişatını ne kadar büyük ölçüde biçimlendirdiğine bakmamız gerekir..
Bu anlamlı ve eğitici satırlar David R.Montgomery'nin Toprak- Uygarlıkların Erozyonu adlı kitaptan, Tema Vakfı tarafından hazırlanmış. Düşündürücü, sorgulayıcı, biraz da endişe verici, okunmaya değer bir birikim ve veri bankası niteliğinde.
''Gök cisimlerinin hareketlerini ayağımızın altındaki topraktan daha iyi biliyoruz'' diyor, Leonardo da Vinci Dünyanın Derisi toprak için.
Yine Toprak kitabında ayağımızın altındaki toprağı çok güzel anlatıyor. Batı dinlerinin temel kitapları insanlık ile toprak arasındaki önemli ilişkinin geçerliliğini teslim ediyor. İlk insanın İbranice ismi Adam, toprak anlamına gelen adama sözcüğünden türetilmiştir. Adem'in karısının ismi, Havva(Eve), İbranice yaşam manasına gelen hava sözcüğünün çevirisidir. Yaşam ve Toprağın bu birleşimi Kutsal Kitaptaki yaratılış öyküsünün çerçevesini oluşturur.
Çin İmparatoru Yu şöyle tavsiye etmiş'' Nehirlerinizi korumak için dağlarınızı koruyun''
Afrika, Asya, Avrupa'da Uygarlıkların devamı için toprağın öneminin vurgulandığı kitapta, tarihte toprakla insanın sıkı ilişkisi vurgulanırken asıl önemlisi varlığın devamı için toprağın korunması ve insanla iyi ilişki içinde olması gereği vurgulanıyor.
Patrick Henry ise'' Bağımsızlığımızı kazandığımızdan bu yana, erozyon oyuntularını en çok önleyen, en büyük vatan perverdir''diyor.
Franklin Roosevelt '' Toprağını yok eden bir millet, kendi kendini yok eder'' demiştir. Bu fikri benimseyen ülkesinde, ekili dikili arazilerin bolluğu bereketi hayret verici boyutlardadır.
Thomas Chamberlain ise konunun önemini söyle özetlemiş çok anlamlı'' Toprağımız yok olduğunda, eğer çıplak kayalarla beslenmeyi öğrenememişsek, biz de yok olacağız.
Dünyanın taşıma kapasitesi ile ilgili anlaşmazlıklar var. Yeşil devrimin öncüsü Nobelli Norman Borlaug, dünyanın 10 milyar insanı ayakta tutabileceğine bunun için de tarım teknolojilerinde önemli ilerlemeler gerektiğine inanıyor. Kendisi Yeşil Devrimin, bize nüfus sorununu çözmek için en fazla birkaç on yıl kazandırdığını söylüyor.
Fazıl Say yorumu, Kara Toprak
Kimin haklı olduğuna bakmaksızın, uzun vadeli bir senaryo için ana konu hem sanayi ülkelerinde hem kalkınmakta olan ülkelerde tarım reformu yapılmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder