ANADOLU'NUN VE İSTANBUL'UN YABAN HAYAT GEZGİNİ DOSTUM ALİ RIZA BİLGİNER
Dr.Ali Rıza Bilginer albüm undan, Commolina communis, Pazar Rize
Bazen tesadüfen tanıştığınız kişiler, hayata dair bakışınızı değiştirebiliyor. Çok sevdiğim bir dostum, beni çiçeklerle haşır neşir görünce, hemen elime harika bir kitap tutuşturdu; iyiki de tutuşturmuş. Çamlıca, İstanbul'da Kalan Yaban Yaşamın Son Bahçesi-The Last Garden of Wild Life in Istanbul, Dr.Ali Rıza Bilginer. Elbette son birkaç yılda pek çok botanikçi, bahçıvan, peyzaj mimarı dostum, öğretmenlerim oldu lakin sevgi ve aşkla endemik bitkilerin peşinden koşan. Gerek İstanbul'un gerekse Türkiye'nin bakir dokusunu tanıma, tanıtma işini canla başla yapan böyle bir kişi tanımamıştım. Yaban Hayata adanmış bir hayat ve peşi sıra inilen çıkılan dağlar, tepeler, ovalar, yaylalar, binlerce kare, katedilen binlerce kilometre. Bu hafta Dr.Ali Rıza Bilginer, İstanbul'a geldi ve kendisini tanıyıp; son çektiği kareleri görme fırsatını yakaladım. Kendisi Biota Vakfında ve NGBB'de 2 sunum yaptılar, çok faydalı oldu ve farklı bir bakış açısı yakalamamızı sağladı.
Dr.Ali Rıza Bilginer albüm undan, Rize
Çamlıca Kitabında bahsettiği gibi, Çamlıca'nın doğal değerlerinin tanıtımı ve korunması amacıyla pek çok kuruma başvurmuş Bilginer. Ancak hemen hemen hiç bir yanıt alamamış. Üsküdar ve Büyükşehir Belediyelerinden aldığı sözlü ve yazılı yanıtlarsa yalanlarla doluymuş. Örneğin Üsküdar Belediyesi İmar Müdürlüğü, Küçük Çamlıca eteklerinin asla yapılaştırılmayacağını bizzat söylemiş. İlk yapılan bir kaç villanın depo amaçlı bir kaç tane olacağını belirtmişler. Televizyon direkleri dikildi biliyorsunuz her yere. Ne oyunlarla.. Bilginer bir konuda yine çok üzgün, yetkililer kadar halkımızın da umurunda olmamasından yakınıyor. Çamlıca Bahçesi ve doğal değerleri.. Küreselleşmenin sonuçları diyor, para, para, para..Her şeye bu gözle bakıldığına inanıyor; aynen benim gibi. Küçük bir gezi de yaptık Çamlıca'dan kalan yerlerde. Hüzün diz boyuydu. Sanki 10-15 yıl önce yazılanlar tek tek acımasızca gerçekleşmişti, tepelerde..Çamlıca'nın yaban çiğdeminden, süseninden bana ne..Kazırım toprağı, dikerim en gözalıcı, renk renk süs çiçeklerini, bir peyzaj yaratırım ki gelen görenler ''Vay ne güzel olmuş Küçük Çamlıca Tepesi, yapanların eline sağlık derler, oradaki kuruluşlarda yerler içerler, tepeden yok edilen İstanbul'a bakıp gökdelenlerden mutlu olur, boğazı, Marmara'yı görmekte zorlanırlar..Bizler de bahçeye ve İstanbul'a bakıp ' Vah' çekerek, ''Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul..Yerinde yeller esiyor ''diyerek Yahya Kemal'imizi ve ''Solgun durma isteklen..Sevil açıl çiçeklen..Seni seven mi kaldı'' diyerek de M.Nurettin Seçuk'umuzu anımsarız ve yâd ederiz, değil mi Sayın Bilginer.
Dr.Ali Rıza Bilginer albüm undan, Cilo Ve Satlar Kitap Kapağı
''Dünyada çok ayrıcalıklı bir konumda, ülkede yaşıyoruz. Bunun sonunda belki yöneticilerimiz de ülkemizin ne değerde olduğunu az da olsa anlayabilirler umudundayım. Ama asıl önemli olan ve
içimizde taşıdığımız ama her zaman ayırdına varamadığımız gönül dilimiz..Sevgi,üretim,paylaşım formülüyle içimiz şen olarak öz benliğimizin,kendimiz olabilmenin,kendi kültürümüzün,ulusal varlıklarımızın, yabanımızın, mozaik yapımızın hizmetinde, yerelden uluslararasına giden akılcı yolda olabilmek. Canlı cansız her şeyin bütünün bir parçası olduğunu görebilmek,her şeye hayranlıkla bakabilmek ve bütün bu değerlerimizi koruyabilmek yolunda hiç bir şeyi göz ardı etmemek. Karamsarlığa kapılmadan iyiyi, olumluyu düşünebilmekten, gülümsemekten hiç vazgeçmemek.''
içimizde taşıdığımız ama her zaman ayırdına varamadığımız gönül dilimiz..Sevgi,üretim,paylaşım formülüyle içimiz şen olarak öz benliğimizin,kendimiz olabilmenin,kendi kültürümüzün,ulusal varlıklarımızın, yabanımızın, mozaik yapımızın hizmetinde, yerelden uluslararasına giden akılcı yolda olabilmek. Canlı cansız her şeyin bütünün bir parçası olduğunu görebilmek,her şeye hayranlıkla bakabilmek ve bütün bu değerlerimizi koruyabilmek yolunda hiç bir şeyi göz ardı etmemek. Karamsarlığa kapılmadan iyiyi, olumluyu düşünebilmekten, gülümsemekten hiç vazgeçmemek.''
''Bir memur çocuğu olarak ilkokula başladığım ilçenin zengin yaban yaşamındaki yaban çiçeklerine, kuşlarına, kelebeklerine, mavi gökyüzüne, berrak, sularına, yemyeşil ormanlarına hayrandım. İlkbahar gelince öğretmenimiz sınıfımızı hemen okulumuzun yanından başlayan engin kırlara götürürdü. Orada çiçekleri koklar, toplardık. Kuşları kelebekleri büyük bir zevkle izler, mavi gökyüzündeki bulutların koşuşturmalarına dalar, rüzgarın sesini dinlerdik. Anneannem ve annem çiçek hastasıydılar. Özellikle anneannem kırlardaki hemen bütün çiçekleri tanır, adlarını ve hangi hastalıklara iyi geldiğini iyi bilirdi. Onu çok sevdiğim için onunla kırlarda dolaşmak ve ondan kır
çiçekleriyle ilgili bir şeyler öğrenmeye de bayılırdım. Sanırım o günlerin, oyun çocukluğumun anıları yaşamımda da doğayı, kırı ve tüm yaban yaşamı sevmemde önemli bir yer tutar. Kır çiçekleri doğanın en saf, temiz, bozulmamış, oynanmamış bir simgesidir benim için. Aynı okul öncesi çocuklar gibi. Bu ikisinden başka dokunmadık ne bıraktık ki doğada. O nedenle çiçekler çok önemli benim için.''
çiçekleriyle ilgili bir şeyler öğrenmeye de bayılırdım. Sanırım o günlerin, oyun çocukluğumun anıları yaşamımda da doğayı, kırı ve tüm yaban yaşamı sevmemde önemli bir yer tutar. Kır çiçekleri doğanın en saf, temiz, bozulmamış, oynanmamış bir simgesidir benim için. Aynı okul öncesi çocuklar gibi. Bu ikisinden başka dokunmadık ne bıraktık ki doğada. O nedenle çiçekler çok önemli benim için.''
Bahar kapımızı çalıyor. Sevgi ve saygıyla yaban hayatımıza sahip çıkalım. Bahçenizden sökülen bir ağacın; çevrenizden yavaş yavaş yok olan endemik çiçeklerinizin takipçisi olun. Giden geri gelmiyor en iyi örnek, Çamlıca Tepeleri, peyzaj çalışmalarına bakıp da cahil cahil aman ne güzel de olmuş; çiçekler, laleler aman aman demek ilkelliktir; yok olmayı peşinen kabul etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder