SAKURALARI GÖRMEK İÇİN JAPONYA'YA GİTMEYE GEREK YOK ANCAK ANLAMINI ÖĞRENELİM.
''İnsanoğlu gariptir,doğanın fısıltıyla konuştuklarını değil, yüksek sesle bağırdıklarını duyar genellikle. Fırtınalardan, depremlerden,tsunamilerden bahseder.Yıkımı ve felaketi görür.Oysa gürültüsü kadar sükuneti de duyarsa kendi içine bakabilir insan. Fısıltıyı duyan kulaklara,inceliği gören gözlere zeval vermesin doğa.'' evet hiç tanımadığım bir kişi Tuğba Atalay, bu satırları çok beğendim aynen kullanıyorum; izniyle blogumda..
Sakura, Japonlar kirazların çiçek açmasını hayata yeni başlangıç dönemi kabul ediyor.
Şölenlerle kutlamakla yetinmiyor, yeni bir işe başlama,evlenme tarihlerini çiçeklerin açış günlerine göre ayarlıyor. Okullar bu tarihe göre açılıyor.”Sakura zensen” yani çiçeklerin açılması, Japonya’da kısa ömürlü çiçeği ile faniliğin simgesi, düşen çiçek yaprakları, savaşta düşüp ölen savaşçıları, samurayları temsil ediyor. Ne güzeldir ki, değer verdikleri askerlerini, samuraylarını, çiçek gibi zarif bir nesne ile anıyorlar. Sakura zensen aynı zamanda Japonlar için değişim anlamına geliyormuş. Japonlar hayatlarındaki önemli başlangıçları, evlenecekleri,yeni bir işe başlayacakları ve tatile çıkacakları günleri sakura zensen’e göre ayarlıyorlar. Sakuranın, aynı zamanda bir Japon bayan ismi olduğunu da öğrendik. Kiraz çiçekleri, en güzel ve en olgun zamanlarında solmadan düşüyorlar. Kiraz çiçekleri, Samuraiylara, hem yaşamı hem de her an ölebileceklerini hatırlatıyormuş.
Sembolizmde sakuralar, hem ağaç için hem de çiçekleri için kullanılabiliyor- güzelliği, asaleti ve onuru, onuruyla yenilen,kaybeden, ölen savaşçıları temsil ediyor. İkinci dünya savaşı’nda kamikaze yapacak olan pilotların uçaklarına da sakuralarlar çizilirmiş, bir nevi moral kaynağı olurmuş sakuralar japon halkı için. |
Japonya’da yalnızca çiçek açan kiraz ağaçlarının çiçeklerine verilen isim, Sakura. Pembenin beyaza yakın en hafif tonundan en koyu tonlarına uzanan renk spektrumunda ilk bahar başlarken toprağın yeryüzüne sunduğu muhteşem hediyeler. Bu ağaçların altında yeme-içme, piknik yapma geleneğine ise Hanami deniyormuş. Japon tarihinde Nara dönemi olarak adlandırılan 7. yüzyılda başladığı bilinen bu uygulama, her sene Japon halkının festivallerle kutladığı ulusal bir bayram havasında bugün de aynı coşkuyla yaşatılıyormuş. İlk sakuralar, ülkenin güneyindeki Okinawa bölgesinde mart ayının ortasında açıp, sıcak hava dalgası kuzeye doğru yükseldikçe nisanın ilk günlerinde Kyoto ve Tokyo şehirlerinde de dallarda pembe tomurcuklar gökyüzüne merhaba diyormuş. Japonya meteoroloji dairesi, sakura zamanı yaklaştıkça bölge bölge sakura tahmin raporları yayımlamaya başlıyor ülkede. Martın sonunda başlayıp nisanın 2. haftasına kadar devam eden bu görüntü, ülkeyi pembe yün bir battaniye gibi örten ağaçların yarattığı fantastik görüntüler dünya turizminin Japonya'ya akmasına da sebep oluyor. Ben de bu tarihlerde bir gün Japonya'da olup Sakura hava tahminine göre, oradan oraya koşturmayı hayal ediyorum...
Doğa-insan-toplum ilişkisinin hiper modern bu asya ülkesinde çok güçlü olmasını, kültürel köklerinin derinliğiyle ve yaşam felsefelerinin natürelliğiyle ilişkilendirenler var. Hanami, insanların bir araya gelerek eğlendiği bir sosyal aktivite olmanın ötesinde, ülkenin inanç haritasında orijinini bulan, bir nevi doğaya ve yaşama saygı ritüeli. Bir kiraz ağacının ilk tomurcuklarını vermesinden bütün çiçeklerini dökmesine kadar geçen yaklaşık on günlük süre, yaşam-ölüm-yaşam döngüsünü sembolize ediyor. Hayatın bütün safhalarını insanoğluna bu kısacık sürede her sene hatırlatıyor doğa, bütün bilgeliğiyle. İlk tomurcuklarla hayat başlıyor, tomurcuktan pembe yapraklar yavaş yavaş ortaya çıkarken güzelliğin, gençliğin, üretkenliğin, canlılığın, zenginliğin ifadesi olarak zaman içinde ağaç tamamen çiçeklerle bezeniyor. Sonra, yavaş yavaş solarlarken, ömürlerinin son demlerinde hala güzeller. Tek farkları, solgun yüzleri mavi gökyüzüne değil, kara toprağa dönük. Onlara ev sahipliği yapan ağacın köklerine yakın bir yerde yaşam kaynağı toprağa düşmeleri ile birlikte yeryüzündeki ömürleri sona eriyor. Toprağa karışan kurumuş pembe yaprakların, bir sene sonrasının sakuralarının müjdecisi olduğuna da inanılıyor; aynı zamanda. Hayatın geçiciliğinin hikmetini, ötesindeki güzelliği bundan daha şiirsel ortaya koyan başka ne olabilir…
Coşku içinde 3-4 gündür Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesine gidiyorum geliyorum; kendi çapımda Hanamimi kutlarken bir taraftan da Ertuğrul Adasında yeralan bu hüzünlü anıttan bahsetmeden edemiyeceğim. Bahçemizde 587 adet Sakura Ağacı var ve bunların hepsinin de bir adı var. Başta bahsetmiştim, Sakura çiçekleri Samuriylara ve savaşa giden Kamikaze uçaklarına moral kaynağı olurken aynı zamanda ölümün de ne kadar yakın olduğunu sembolize ediyor demiştik. Japon Kültüründe aşk ve tutkuyu temsil eden bu olağan üstü ağaçlar bakın NGBB'ne nasıl geldi?
1890 yılında II.Abdülhamit'in emriyle gittiği Japonya'dan dönüşte Oshimo Adası açıklarında şiddetli bir fırtınaya yakalanan Ertuğrul Firkateyni, maalesef 587 denizciyle birlikte batar. 63 denizci ise kurtulur. 587 denizcinin hatırasına dikilen anıt nedeniyle, Botanik Bahçesinin bu kısmına Ertuğrul Adası denir. Anıtın ifade bulduğu anlam, facianın 115.yılı olan 2005 'te Japon Sakura Vakfı tarafından, bağışlanan ve her bir denizcinin anısına dikilen,ismi verilen Japon Kirazı fidanları ile de tamamlanır.
Halen Mart ayının sonu ile Nisan ayının başında 2 hafta süreyle, bu görsel şölene tüm İstanbul'lular davetlidir. Sakura Zensen herkesindir. Gelin hep beraber Sakura Bayramını, Hanamiyi kutlayalım. 587 denizciyi anarken, hayatın ne kadar kısa, güzel bir o kadar da narin olduğunu unutmayalım.
''Doğanın fısıltıyla konuştuklarını dinleyelim.''
O T O B A N A İ N A T D O Ğ A L H A Y A T !!!!
Umarım bizim Sakura Japon Kirazı ağaçlarımız da böyle Büyüyecekler..
Altında böyle keyifle buluşup sohpet edeceğimiz, resimler çektireceğimiz dev Kiraz ağaçları harika..
Piknik yapmak için koşturan; erkenden altında yer tutma hevesine kapılmış insanlar...
Türkiye'nin Hanamisi kutlu olsun..