F İ T O T E R A P İ N E D İ R ?
Karaot(Salvia cryptantha) Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
Eczacı, Tıbbi Bitkiler Uzmanı, Biota Vakfı Bilim Bölümü Başkanı, Profesör Doktor Kerim Alpınar'dan Etnobotanik nedir? Fitoterapi nedir? sorularımızın cevabını aldık ve Nezahat Gökyiğit fitoterapi bahçesinde güzel bir yürüyüşe çıktık. Bilim bölümü başkanlığını yaptığı Biota Vakfı, ülkemizde eğitimin desteklenmesi, sosyal yardım ve bitkisel araştırmalara yönelik çalışmalar yapıyor ve bu çalışmalara destek oluyor. 2008 yılında kurulmuş. Kerim Alpınar, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 1975 yılında mezun olduktan sonra, aynı Fakültede kalarak Farmasötik Botanik ve Farmakognozi doçenti, 1996 yılında da Profesör olmuştur. 2007 yılına kadar, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde pek çok eczacının yetişmesine katkı sağlamış; aynı yıl kendi isteğiyle emekli olmuştur. 120 kadar bilimsel yayını vardır. Evli ve 1 kız çocuğu babasıdır.
Ayçiçeği Tarlası Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
Etnobotanik, bitki–insan ilişkisini ortaya koyan bir bilim dalı. Bitkiler olmasaydı dünya oksijensiz kalırdı. Bitkiler oksijen dengesini koruyor ve dünyanın bizim için yaşanabilir bir yer olmasını sağlıyor; aynı zamanda, bitkilerle ve bitkileri yiyen hayvanlarla besleniyoruz. ayrıca bitkiler beslenme yanında barınma, giyinme, ısınma v.s. konularında da bize kaynak teşkil ediyor. Fitoterapi(phytotherapy = phyto bitki, therapy ise tedavi) bitkilerin, bilimsel temele dayanarak tedavide kullanılışını konu alan bilim dalıdır. Burada en önemli olan ''bilimsel temele dayanması''noktasıdır, diyerek konuşmaya başlıyoruz.
Yazımıza görsel zenginlik katan resimler, değerli dostum Anadolu Yaban Hayatının yılmaz savaşçısı Dr.Ali Rıza Bilginer'den, teşekkür ederim.
Karaot-Salvia cryptantha, Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
Doğadaki tüm hayvanlar, bitkiler ve insanlar bir dengenin ürünüdürler. Mitolojide bitkiler tanrıların insana verdiği en değerli armağan. Tüm bitkiler insanın hizmetinde ve insanın varoluşundan itibaren bitkilerle olan ilişkisi başlamış. İlk çağlardan kalan arkeolojik bulgulara göre insanlar, besin elde etmek ve sağlık sorunlarını gidermek için öncelikle bitkilerden faydalanmışlar. Deneme yanılma yoluyla elde edilen bu bilgiler, çağlar boyunca kullanım şekillerindeki bazı değişiklik ve gelişmelerle günümüze kadar ulaşmış. Bu süreç nasıl gelişmiş Sayın Alpınar? Bize önce kısaca bu konuyu anlatabilirmisiniz ve yıllar içinde insanlar bitkilerle nasıl tedavi oldular? Dünyadaki ve Türkiye'deki gelişim nasıl ?
Kediotu(Valeriana dioscoridis), Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
İlk insanlar, deneme - yanılmayla, hayvanları takip ederek, gözlemlerini yapmış. Kendisine iyi geleni kullanıp; kötü olanları ayırt etmiş. Başlangıçta bunları sözlü olarak, diğer kişilere aktarmış. M.Ö 3200 yılına kadar bu aktarımlar sözlü olarak yapılmış. Sonra çivi yazısıyla, hiyeroglifle bilgileri aktarılmaya devam etmiş. Çin'liler ise ipek üzerine veya dut yaprağına yazarak bilgilerini aktarmış. 19.YY ortalarına kadar, sadece bitkilerden yararlanılmıştır. Ancak kimyanın gelişmesi ile bitkilerin içindeki maddeler izole edilebildi daha sonra da sentetik olarak hazırlanabildi, diye aktarıyor Alpınar. Kimya biliminin gelişmesiyle bitkisel maddeler laboratuvarlarda sentezlenmeye başlandı. Ardından tamamen sentetik maddeler tedavide kullanılmaya başlandı ve bitkisel maddeler yavaş yavaş önemini yitirirken; onu yerine laboratuvar ortamında elde edilen sentetik maddelerin önemi arttı. Sentez yoluyla elde edilen bu maddelerin, ekonomik olması, kolay elde edilebiliyor olması bu durumun ortaya çıkışında rol oynadı. Ancak bu kullanımlar beraberinde önemli olan yan etki sorununu gündeme taşıdı. Örneğin, 1950 yıllarda hamilelerde depresyona karşı kullanılan ''Talidomid'', kolsuz bacaksız doğumlara yol açtı.
Uyuşturucu ve silah sektöründen sonra en büyük sektör olan ilaç sanayinin savunucuları da çok fazla. Bütün bunların ışığında, 1970'lerden itibaren Türkiye'de doğaya dönüş başladı. Sentetik ilaçlar yerine, bitkilerin kullanılmasıyla, sağlığın korunması ve sağlıklı yaşam trendi arttı. Hatta hasta olunca dahi bitkisel ilaçların kullanımı tercih edilir oldu. Yaşam süresi uzayınca, kollarda ve eklemlerde kronikleşen ağrılar için tercih edilmeye başlandı; çünkü uzun süre sentetik ilaç kullanmanın mahsurları çok artı. Dünyadaki hastaların %20 kadarı, sentetik ilaç kullanımından kaynaklanan yan etkiler, sebebiyle tedavi olmaktadır, bu da büyük bir orandır, diye hatırlatıyor Alpınar. Şunun unutulmaması gerekir, Fitoterapi hiç bir şekilde Batı Tıbbının, Konvansiyonel Tıbbın, alternatifi olamaz. Ancak örneğin kötü gıdalardan, stresten, çevre kirliliğinden kaynaklanan sağlık sorunlarının giderilmesinde bitkilerle tedavi mümkündür. Unutulmaması gereken, ağır hastalıklarda Batı Tıbbının takip edilmesi gereğidir.
Siz yıllardır Fitoterapi eğitimi veriyorsunuz? Acaba Etnobotanik, Fitoterapiyi kapsıyor mu? Anlam karmaşası içinde yaşadığımız ülkemizde, hepimizin kafası karışık. Acaba farkını anlatabilirmisiniz? Her kesimden insanın, ticari amaçlarla bitkileri bir şekilde sattığı ülkemizde, yapılması gereken nedir? Ne şekilde bitkilerin şifaları cefaya dönüşmez? Kendimizi nasıl koruyalım? Siz bir televizyon yayınınızda şöyle diyorsunuz:''Bitkiler çok masum değil?'' ne demek istiyorsunuz, acaba?
Kediotu(Valeriana officinalis), Dr.Ali Rıza Bilginer Arşivi
Fitoterapi, Etnobotaniğin altında yer alan bir bilim dalıdır. Türkiye gibi bitkileri bakımından zengin bir ülkede önce bitkilerin, teşhisi çok önemlidir. Doğru bitkinin olması ilk adımdır sadece. Uzmanlık gerektiren bir konudur. Temiz ortamdan, etkin maddenin, en yüksek olduğu zaman diliminde toplanması da, teşhisin ardından gelmektedir. Fitoterapide belirttiğim gibi 2 konu çok önemlidir. Bilimsel olarak yapılması ve uygun zamanda toplanması.
Uygun zaman ise, bitkimizin yararlandığımız bölümüne göre değişmektedir. Şöyle gruplandırabiliriz:
1) Yaprağı kullanılan bitkilerde, çiçekleri açmadan az önce, örneğin Melisa mayıs 15 de çiçek açıyor o zaman mayıs başında hasat yapılmalıdır.
2) Bitkinin köklerinden yararlanılacaksa, hasat sonbahardır. Örneğin Kediotu, Valeriana, Valeryan sonbaharda hasat edilir ve köklerinden yararlanılır.
3) Çiçeklerinden faydalanılıyorsa, örneğin ıhlamur gibi, çiçekler açar açmaz ilk 4 gün içerisinde toplanması gerekir. Bu günler uçucu yağ miktarı maksimum seviyededir.
4) Tohumlar kullanılıyorsa, bitkinin üzerinde olgunlaşması beklenir; ondan sonra hasat edilir.
5) Gövde kabukları kullanılacak ise; pratik nedenlerden dolayı genellikle yağmurdan sonra toplanmaktadır. Hasat yağmurlu günü takip eden günde yapılır. Böyle ıslak olunca, gövde kabuğunu soymak kolay olur. GüneyDoğu Asya ve Seylan'da tarçın toplanırken, uygulama böyledir.
6) Meyvelerinden faydalanılacak ise, gövde üzerinde iyice olgunlaşınca; aynı rezene meyvelerinde ve anason meyvelerinde olduğu gibi, olgunlaşınca toplanır.
Bilimsel olarak toplanması , uygun zamanda toplanmasının yanı sıra, doğru ve temiz ortamdan toplanması da önemlidir. Uygun kurutma ortamının sağlanması ayrıca önemlidir. Uygun kurutma demekle anlatılmak istenen şudur: Droglar, bitkinin tedavide kullanılan organlarıdır. Tohum, çiçek, kök gibi kısımlardır. Kurutma koşulları 35-50 santigrat derece arası olmamalıdır. Yani 35 derecenin altında veya 50 derecenin üstünde olmalıdır. 35-50 derece arasında, enzimler çalışmaya etken madde azalmaya başlar. Bu sebeple 35 derece altı veya 50 derece üzeri kurutma için tavsiye edilir. 50 derecenin üzerinde kurutmak maliyet gerektirir. Ülkemiz ise bu açıdan çok şanslıdır. 35 derece altında hangarlarda, veya büyük odalarda, tülbent altında, kurutmak mümkündür. Kurutma yeterli olmazsa küflenme görülür, bazı küf mantarlarının oluşturdukları afla toksin kansere sebep olabilen bir mikotoksindir.
Kurutulduktan sonraki en önemli aşama elbette, muhafazadır. Drog nemli, ışıklı, sıcak ortamlarda içindeki etken maddeyi kaybetmeye başlar. Raf ömrü maksimum 18 aydır. Bu süreden önce kullanılması; tüketilmesi önerilir. Aktarlardan alırken mutlaka son kullanma tarihine bakılmalıdır.
Eczacılık Fakültesinde okutulan bir kaç dersin konusunu da bilmekte fayda var diye düşünüyorum. Sayın Alpınar acaba, Galenik Nedir? Farmasötik Botanik nedir? ve Farmakognozi neleri inceler?
İ.Ü A.Heilbronn Botanik Bahçesi, Süleymaniye, kendi arşivim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder